Bölümümüz öğretim üyelerinden Prof. Dr. Emel PARLAR DAL ile Samiratou DIPAMA'nın kaleme aldığı “Assessing Chinese “Dual” Cooptation of Western and Emerging Powers in the AIIB in an Era of Contested Multilateralism” başlıklı makale Alternatives: Global, Local, Political dergisinin OnlineFirst edisyonunda yayınlandı.
Yükselen güçler, özellikle Çin, alternatif ve rekabetçi kurumlar inşa ederek yerleşik güçleri ve kendi düzeyindeki diğer yükselen aktörleri neden ve nasıl etki altına alarak kendi yönelimine uyumlu hale getirmeye çalışmaktadır? Bu makale, çok taraflılığın zayıfladığı günümüzde artan büyük güç rekabetine karşılık olarak Çin’in uyguladığı bu etki kurma stratejisini değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Çalışma, Çin’in Asya Altyapı Yatırım Bankası (bundan sonra AIIB olarak anılacaktır) aracılığıyla hem yükselen hem de Batılı güçleri eşzamanlı biçimde sistem içine çekerek etkileme çabasını vaka olarak ele almakta; bu bağlamda, tartışmalı çok taraflılık literatüründen yararlanarak bu iki akademik alana (etki kurma stratejileri ve tartışmalı çok taraflılık) teorik katkı sunmayı hedeflemektedir. Makalenin temel argümanı, Çin’in AIIB aracılığıyla uyguladığı bu stratejinin esasen, IMF ve Dünya Bankası gibi yerleşik uluslararası kurumlardaki düşük temsiline yönelik artan rahatsızlığı ve uluslararası düzende daha üst statü arayışı tarafından yönlendirildiğidir. AIIB içinde Çin ile etkileşim içine giren Batılı güçlerle arasındaki güç asimetrisi, söz konusu aktörlere belirli kurumsal ve maddi ayrıcalıklar tanınması sayesinde zamanla azalmış; bu durum hem Çin’in hem de sisteme dâhil edilen aktörlerin birbirlerinden davranışsal dönüşüm beklentisine girmelerine yol açmıştır. Çin’in AIIB örneğinde hayata geçirdiği bu yönlendirme stratejisi, sürece katılan ülkelerin önemli bir bölümü tarafından olumlu karşılanmıştır. Bu yaklaşım, Çin’in müttefiklerini artırmasına ve özellikle başlangıçta Amerika Birleşik Devletleri’nden gelen yoğun karşı çıkışa rağmen kurum inşa etme çabalarını meşrulaştırmasına olanak tanımıştır. Makale, Çin’in AIIB aracılığıyla yürüttüğü bu stratejinin, davranış, çıkar ve kimlik düzeylerinde farklılaşan dönüşüm beklentilerine yol açtığını ileri sürmektedir.
Makaleye erişmek için lütfen tıklayınız.